AÇIK CEZA EVİNDEN 1000. GÜN MEKTUBU

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Bilecik eski İl Başkanı Mesut Tekin, tutuklu bulunduğu Bozüyük Açık Cezaevi’nden “1000. Gün” mektubu adı altında mektup yazdı.

24 Mart 2015 Salı 08:55
2195 Okunma
AÇIK CEZA EVİNDEN 1000. GÜN MEKTUBU

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Bilecik eski İl Başkanı Mesut Tekin, tutuklu bulunduğu Bozüyük Açık Cezaevi’nden “1000. Gün” mektubu adı altında mektup yazdı.

 

 

 

Mesut Tekin, mektubunda daha önce bazı siyasi mahkumların 1000. gün yazılarını okumuş ve ‘’Vay be bin gün içeride durulur mu’’ dediğini belirtti. Tekin, “Durulabileceğini bizzat yaşayarak gördüm, bu konuda bir hayli pratik yaptım ve bazı şeyler öğrendim. Hayatta ne işe yarar bilmem ama TV yarışmacıları gibi belki ilginç belki de gereksiz sayısız beceriler edindik. Bunlardan çok azını, özlemlerimizi, duygularımızı sizlere anlatayım. Bu vesile ile sizde ‘’içerisi’’ hakkında biraz fikir sahibi olursunuz. Yediğimiz zerdalilerin çekirdeklerini beton zemin üzerinde süpürge sapını dikine vurarak kırmak, bu arada vuruş şiddetini iyi ayarlamalısınız ki çekirdek kayıp gitmesin ya da içindeki badem un ufak olmasın. (Kıracak her türlü sert cisim bulundurmak yasak). Bıyıklarımızı tırnak makası ile düzeltmek. (makas olmadığından). Kanca biçiminde kıvırdığımız 2-3 tel parçasını ranzalarımızın sağına, soluna takıp elbiselerimizi asmak. Gazlı veya elektrikli ocak yasak olduğundan biberleri elektrikli su ısıtıcısında haşlayıp kızartma niyetine yemek gibi ‘’dışarıdakiler ‘’ için tuhaf gelecek birçok şeyler. Bu yazımı sizlerle sohbet eder gibi yazayım diye niyet ettim. Gerçi sohbet karşılıklı olur lakin burada hep ben konuşuyorum. Aslında çok özledim konuşmayı,  muhabbet etmeyi, neşeyle oradan buradan anlatmayı.  Tabi ki yanında ince belli küçük cam bardakla çayda olmalı. Özlemekten bahis açılmışken devam edeyim, özlemle ilgili hemen aklıma geliverenleri sizlere arz edeyim. Tıraştan sonra limon kolonyası sürmeyi hatırlarsınız bazen. (Alkollü olduğu için yasak). Kuruyemişçiden çekirdek alıp çitlemek, dükkanlar dan istediğini istediğin zaman almak. (İhtiyaçlar haftada bir gün koğuşa gelir).  Oda kapısını istediğin an açabilmek. (kapılar dışarıdan kilitlenir). Kumandayı  alıp istediğin kanalı seyretmek. (Kumanda sorumlu da olur ve onun açtığı yer izlenir). Cuma namazına gidebilmek. (Kapalı ceza evinde Cuma namazı yok). Bazen çorbacıya gitmek, bazen kokoreç yemek,  bazen de pastanede tatlı yemek özlenir. Dostlarınızla telefonda doya doya konuşabilmek. (Kapalı ceza evinde telefon görüşmeleri haftanın bir günü on dakika ile sınırlıdır). Ailenizle çocuklarınızla görüşmekte çok özlenir. (Görüşme ayda bir saat ile sınırlıdır). ‘’Baş belası’’ sosyal medyada yazabilmek, cep telefonu kullanmak, gelen mesajları okumak, bunları hatırlarsınız, özlersiniz sık sık. Bilecik Kapalı Cezaevi’ndeyken yaz akşamları hapishane civarındaki düğün salonlarından gelen müziği duyar ve orada olmayı çok isterdim. Oynamak için değil tabi ki zaten hiç de beceremem. Arkadaşlarımı özlediğimden. Sıradan hatta sıkıcı gelen şeyler yok olduklarında çok kıymetli oluyor. Mustafa Balbay`dı sanırım ranza demirlerinin soğuk olduğunu yazmıştı. Evet, ranzalar hala soğuk. Sadece ranzalar değil her taraf soğuk yerler duvarlar. Acaba soğuk olması için inşaat sırasında özel bir teknik mi uyguluyorlar? Dışarıdan gelen haberlerde en çok ölümlere üzülüyorum. Ölüm son değil yeni bir başlangıç ama dünya gözü ile göremediğim, hastalıklarında ziyaret edemediğim ya da son görevimi yapamadığım için üzgünüm. Cümlesine varsa hakkım helal olsun. Beni sorarsanız iyiyim çok şükür bildiğiniz gibiyim. Bir birkaç yaş daha büyüdüm… biz birkaç yaş büyürken memleketimiz de gelişti, büyüdü ‘’Yeni Türkiye’’ oldu hamdolsun. Türkiye yenilenince tehdit algısı da değişti, yenilendi. Aslında ‘’Ergenekon’’ a kumpas kurulduğunu, gerçekte bütün kötülüklerin ‘’Paralel yapı’’ dan kaynaklandığını duyuyoruz ve okuyoruz şimdiler de. Allah Allah… Şaşkınlıktan ağzımız açık seyrediyoruz gelişmeleri. İbrahim Sadri ‘’Aldırma reis, reis aldırmıyor ya’’ derken, Sebahattin Ali  ‘’ Başın öne eğilmesin, aldırma gönül aldırma’’ diyor. Eyvallah hem aldırmıyor, hem başımı öne eğmiyorum. Neden burada olduğumu biliyor, kadere iman ediyorum. Duruşmalarda kabul etmediğim suçlamayı yine kabul etmiyorum. Vicdanlarınızdakileri, düşüncelerinizi mahkemenin kararından daha önemli görüyorum. Şu ana kadar ceza evinde olduğumuzu unutturacak kadar ziyaretçimiz oldu. Ziyaret ederek bizi onurlandıranlara, selam yollayarak bizi sevindirenlere, dua edenlere, hak etmediğimiz iltifatlarda bulunanlara hürmet ediyorum, teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunuyorum. Ömrünüz, sağlığınız, malınız ziyade, Özgürlüğünüz daim olsun. Allaha emanet olun. Ne mutlu Türküm diyene” dedi.

Son Güncelleme: 24.03.2015 08:55
Anahtar Kelimeler:
CezaeviMektup1000 Gün
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner22

resim yükleresim yükle