BİLECİK BAROSUNDAN SES KAYITLARI VE TAPE DÖKÜMLERİ HAKKINDA AÇIKLAMA

Bilecik Barosu yönetim kurulu, gündem de olan Başbakan’ın ses kayıtları için bir mesaj yayımladı.

06 Mart 2014 Perşembe 11:35
1366 Okunma
BİLECİK BAROSUNDAN SES KAYITLARI VE TAPE DÖKÜMLERİ HAKKINDA AÇIKLAMA
Bilecik Barosu yönetim kurulu, gündem de olan Başbakan’ın ses kayıtları için bir mesaj yayımladı.  
  Yönetim Kurulu mesajında, kamuoyunun tüm gündemini işgal etmesi gerektiğini, ancak çeşitli nedenlerle yalnızca halkın bir kısmına ulaşan ses kayıtlarının ve tape dökümlerinin, hukukçuları fazlasıyla rahatsız ve bir o kadar da tedirgin etmekte olduğu belirtildi. Yönetim Kurulu, “Yasaldır, yasal değildir tartışması bir yana, ne yazık ki bu günlerde ülke gündemini işbu ses kayıtları oluşturmaktadır. Aksi tam olarak yalanlanmayan,bilakis bugün konuşmanın taraflarından olan Başbakanca Sermaye Piyasa Kurulu’nun (SPK) bana verdiği bilgiler çok vahimdi, Bakanıma talimat vermem gayet doğal" şeklinde içeriği kabul edilen bu ses kayıtlarına kayıtsız kalabilmek artık mümkün değildir. Siyasi mülahazalar bir yana;içeriği taraflarca kabul edilen bu görüşme, hukukçuyum diyerek bu ülkede cübbe giyen herkesin cübbelerini çıkarmalarını ve mesleği bırakmasını gerektirecek vahamettedir. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve dönemin Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanı arasında geçtiği iddia edilen konuşmada, bir ceza yargılamasına yapılan müdahale çok açık ve vahim olarak ifşa edilmiştir. Anlaşılan odur ki zaten tartışmalı olan yargı bağımsızlığı ortadan kalkmış ve yargı, tamamen yürütmenin kontrolü altına girmiştir: Bir kişinin ceza yargılamasında, ceza almasında ya da beraat etmesinde,hakim vicdanı değil, yürütme erki ve hatta SPK gibi kuruluşlar karar verebilmektedir. İstenen karar elde edilemeyince, müdahale edilemeyen hakim vicdanına bahane olarak ise, karar veren hakimin mezhepsel fişlemesinden bahsedilmekte ve açıkça Anayasal bir suç işlenmektedir. Hakim vicdanının verdiği kararlar beğenilmediği zaman, işin Yargıtay aşamasında sıkı tutulması ve gerekirse yüksek hakimlerin yakın takibe alınarak “istenen kararın” çıkarılması talimatı verilmesi ve bunun yürütmenin en üst kademesinde yapılması biz hukukçuları ziyadesiyle düşündürmektedir. Bu kayıtları ve iddiaları dinleyen bir vatandaşın, gerek vekili olarak biz avukatlara gerekse de vicdanlarına teslim oldukları hakim ve savcılara artık güveni olabilecek midir? Bu tarihten sonra kendisi hakkında verilen kararın adil ve hakkaniyete uygun olarak verildiğine inanabilecek midir? Verilen kararın Yargıtay aşamasında ve hatta “genel kurullar” önünde hiçbir müdahaleye uğramadığına nasıl ikna olabileceklerdir? Bunca şeyden sonra hukukun üstünlüğünden, bağımsızlığından nasıl söz edilebilecek ve vatandaşların yargıya olan ve temelinden sarsılan güveni yeniden nasıl kurulabilecektir? Mevcut skandal karşısında, ortaya atılan iddiaları açıklamak ve gerekeni yapmak yerine, “Bunlar genetiği değiştirilmiş tapeler ve Bakanıma talimat vermem gayet doğal” şeklinde gayri ciddi beyanda bulunarak yargıya olan güveni onulmaz şekilde sarsacak açıklamayı yapanları kamu vicdanına şikayet ediyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Son Güncelleme: 06.03.2014 11:35
Anahtar Kelimeler:
BİLECİK BAROSU
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner22

resim yükleresim yükle