Bilecik Tema Vakfı Temsilcisi Mesut Kaplan, Bozcaarmut Köyü'nün yapılacak olan maden araması tepki göstererek, "ÇED ve hidrojeolojik etütler tamamlanmadan, su yönetimi ve ekolojik riskler şeffaf biçimde ortaya konmadan hiçbir adım atılmaz.
Tarımsal geleceği, gölet ve yeraltı sularının güvenliğini, doğal içme suyu ve maden suyu kaynaklarının korunmasını merkeze alan bu duruş, çocuklarımızın ve torunlarımızın hakkını savunan bir vicdan çağrısıdır" dedi.
Bilecik'in Pazaryeri ilçesinde bir maden şirketi tarafından yürütülecek "Yeni Maden Arama" projesi kapsamında altın arama çalışmaları için ilk adım atılmıştı. İlçeye bağlı bin 50 rakımlı Bozcaarmut Köyü sınırlarında sınırları içerisinde yer alan maden ruhsat sahasına yönelik yürütülen faaliyetler hakkında bilgilendirme toplantısı gerçekleşirken, yapılacak sondaj çalışmalarıyla bölgedeki maden potansiyeli araştırılacak. Sondajlardan elde edilecek veriler doğrultusunda bölgede altın rezervi tespiti yapılması halinde, süreç Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) aşamasına taşınacak.
"Tarımsal geleceği, gölet ve yeraltı sularının güvenliğini, doğal içme suyu ve maden suyu kaynaklarının korunmasını çocuklarımızın ve torunlarımızın hakkını savunan bir vicdan çağrısıdır"
Bilecik Tema Vakfı Temsilcisi Mesut Kaplan yaşanan bu sürece tepki göstererek, "Köyünüzün doğal varlıklarını, su kaynaklarını ve ekolojik dengesini korumak için madencilik kararına karşı birlikte durma ve köyünüzü savunma yönünde aldığınız kararı büyük bir takdir ve gururla karşılıyoruz. Bu kararlı ve örgütlü tutum, yalnızca Bozcaarmut'un değil, Pazaryeri'nin mikroklima özellikleri, tarımsal üretim potansiyeli ve kuşaklar boyu sürecek yaşam kalitesi açısından örnek bir toplumsal irade beyanıdır. ÇED süreci tamamlanmadan, hidrojeolojik ve ekolojik etkiler bilimsel olarak ortaya konmadan ve su yönetimine ilişkin açık, yasal ve denetlenebilir bir çerçeve oluşmadan madencilik faaliyetlerine karşı gösterdiğiniz duyarlılık; doğaya, hukuka ve kamu yararına bağlılığınızın güçlü bir ifadesidir. Toplantılarda sergilediğiniz demokratik katılım, şeffaf bilgi talebi ve kurumları göreve çağıran sağduyulu yaklaşımınız, ülkemizde çevresel kararların bilimsel verilere ve toplumsal rızaya dayanması gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştır. Tarımsal geleceği, gölet ve yeraltı sularının güvenliğini, doğal içme suyu ve maden suyu kaynaklarının korunmasını merkeze alan bu duruş, çocuklarımızın ve torunlarımızın hakkını savunan bir vicdan çağrısıdır. Tedarikçi-ana firma ayrımı gözetmeksizin kurumsal sorumluluğun işletilmesini, su tahsisi ve kullanımına ilişkin yasal yetki ve denetimlerin açıklığa kavuşturulmasını talep etmeniz; çevresel adaletin ve hukukun üstünlüğünün sahadaki somut karşılığıdır" dedi.
"ÇED ve hidrojeolojik etütler tamamlanmadan, su yönetimi ve ekolojik riskler şeffaf biçimde ortaya konmadan hiçbir adım atılmaz"
Kaplan açıklamasının devamında, "Bu süreçte sergilediğiniz birlik, dayanışma ve diyalog kültürü, yalnızca bir çevre mücadelesi değil, aynı zamanda yerel demokrasinin güçlenmesi açısından da ilham vericidir. Taleplerinizi belgelerle, ölçüm ve izleme gereklilikleriyle, bağımsız denetim ve kamuya açık raporlama çağrılarıyla temellendirmeniz; meseleyi duygusal olmaktan çıkarıp bilimsel ve hukuki zeminde ilerletme olgunluğunuzun kanıtıdır. Emeği geçen tüm muhtarlarımıza, çiftçilerimize, kadınlara ve gençlere; toplantılara katılan, tutanak tutan, bilgi toplayan ve komşusunu haberdar eden herkese gönülden tebriklerimizi iletiyoruz. Yolunuz açık olsun. Dileriz ki yetkili kurumlar ve ilgili şirketler, köyünüzün meşru taleplerine kulak verir; ÇED ve hidrojeolojik etütler tamamlanmadan, su yönetimi ve ekolojik riskler şeffaf biçimde ortaya konmadan hiçbir adım atılmaz. Sizin kararlı duruşunuz, hem Bozcaarmut'un hem de çevre köylerin geleceği için güçlü bir güvencedir. Bu adil ve haklı mücadelenizde yanınızda olduğumuzu, bilgi ve metin desteği de dahil her türlü katkıya hazır bulunduğumuzu bilmenizi isteriz" dedi.