Bilecik’te "Kentsel Dönüşüm Devam Ediyor” adlı proje kapsamında kentsel dönüşüm bilgilendirme toplantısı yapıldı.
Bilecik Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezinde Bilecik Çevre ve Şehircilik İl mdürürlüğü tarafından yapılan Kentsel Dönüşüm Bilgilendirme Toplantısı’na Bilecik Valisi Ahmet Hamdi Nayır, İl Jandarma Komutanı Alper Sır, 22-23’üncü Dönem Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Yaşar Tüzün, Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Murat Akat ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Murat Akat, vakit çok geçmeden, deprem olmadan önce önem almak istediklerini ve oluşabilecek doğal afetlerde bir adım önde olmak istediklerini belirtti. Akat, “Geçtiğimiz yüzyılda 90’a yakın büyük deprem yaşadık. Binlerce can kaybı verdik ve milyarlarca lira zarara uğradık. En son malumunuz Van Depreminde sonucunda 600 can kaybı, 4 bin 150 vatandaşımız ise yaralandı. Bununla birlikte 2 bin 300 bina yıkıldı ve 5 bin 800 bina ise ağır hasar aldı. Daha önce çok yakınımızda 1999 Gölcük Depremini yaşadık. 18 bin insanımızı kaybettik.
50 bin vatandaşımız yaralandı. 500’ü aşkın vatandaşımız ise sakat kaldı. 150 bin bina yıkıldı, 330 bin bin konut ve iş yeri ağır hasar aldı. Bu depremin ülkemize ekonomik olarak yükü ise 40 Miyar TL’dir. Bir başka deyişle 8 adet Marmaray projesine eşdeğer bir zararımız meydana geldi. Gölcük depreminin bir başka önemi ise depremin oldukça geniş bir alana yayılmasıydı. İlimizde çok büyük hissettiğimiz bu depremin yanında geçen ay Ege Denizinde meydana gelen 6,5 şiddetindeki depremi kilometrelerce uzaktan bizlerde hissettik. Büyük bir kısmı deprem bölgesinde olan ilimizde 1939, 1956, 1961 yıllarında 5 şiddetinde depremler yaşadık. En son 11 Temmuz 2011 yılında 4,7 ile sallandık çok şükür ki yıkılmadık” dedi.
Daha sonra kürsüye çıkan Bilecik Valisi Ahmet Hamdi Nayır, Hayatı korumaya yönelik alınan her tedbirin önemli olduğunu ve hayatı riske eden her hususun büyük bir sorumluluk getirdiğini belirtti. Nayır, “Biraz önceki konuşmalarda da söylendiği gibi büyük can kayıplarını yaşadığımız afetlerle yüz yüze geliyoruz. Yerleştiğimiz coğrafya önlenebilir olmayan deprem gibi büyük felaketlerle bizi yüz yüze getiriyor. Afetleri önleyemiyoruz ama alınabilecek tedbirlerle can kayıplarını önlememiz mümkün.
Bina standartlarımızı belirleyen mevzuat yaşadığımız her bir felaketten sonra her bir afetten sonra yenilenerek gözden geçirilerek güvenlik kay sayıları daha da arttırılarak insanımızın muhtaç olduğu bizim hak ettiğimiz yerli standartları da beraberinde getiriyor. Ama o standartların uygulanmadığı dönemler veya standartlar varken bizim göz ardı ettiğimiz uygulamalarda bizi sürekli bir risk ile karşı karşıya getiriyor. Dolayısıyla yeni yapılanlara uyguladığımız iyi denetlenmediğinden belki sıkıntılı bir süreçte sahip olduğumuz yapılar var” dedi.
